RAMAZAN NEŞESİ

 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Melike, abisinin heyecanlı sesiyle birden yataktan fırladı. "Kalk, kalk! Her yer kar olmuş!" diye bağırıyordu abisi. Koşarak pencereye gitti, camın önüne yapıştı. Gözleri kocaman açıldı, yüzünde koca bir gülümseme belirdi. Gerçekten de dışarısı bembeyazdı. "Yaşasın, yaşasın!" diye sevinçle bağırarak evin içinde annesini aramaya başladı.

Annesini bulduğunda yalvarmaya başladı; “Anne, anne ne olur hemen çıkalım dışarı!” Annesi ona sakin olmasını söyledi. Kar hemen eriyecek gibi değildi ve daha kahvaltı yapacaktı. Beraber kahvaltıyı hazırladılar. Abisi Mert okula gitmeyecekmiş bugün. Nedenini sorduğunda okulların kar nedeniyle tatil edildiğini öğrenince daha da mutlu olmuştu. Birlikte kar topu oynayabileceklerdi.  

Bir telaşla hemen kahvaltısını bitirdi. Bir an önce dışarı çıkıp oynamak istiyordu. Üstüne montunu giydi. Sarı bukle bukle saçlarını topladı. Yoksa beresinin içine girmiyorlardı. Atkısını da sıkıca bağladı. Annesi eldivenleri de giydirince hazırlıklar tamam olmuştu. Koşar adım bahçe kapısından çıktılar. Anneleri onları camdan izliyordu. Başka çocuklar da inmişlerdi sokağa. Kar savaşları başlamıştı bile… 

Kaç saat geçti, ne kadar kar oynadılar bilmiyordu, birden dedesini karşında buldu Melike. Koşup neşe içinde dedesine sarıldı. Dedesini onun soğuktan kızarmış burnunu görünce “Hadi eve, hadi eve... Bak nasıl da üşümüş yüzü gözü” diyerek elinden tuttuğu gibi eve getirdi.

Ev sıcacıktı, hemen üstlerini çıkarıp kalorifer peteğinin dibine oturdular. Dedesi Melike’yi bir tarafına abisi Mert’i bir tarafına oturttu. Onlara bir sürprizi vardı. Yanında getirdiği alışveriş poşetini ellerine verdi. Çocuklar merakla poşeti açtılar, içinden ışıklar, yıldızlar, balonlar çıktı... 

Yarın Ramazan’ın ilk günüydü. Anneleri oturma odasını Ramazan için bir mescit haline getirmeye karar vermişti. Dedelerinden gelirken süs malzemeleri getirmesini istemişti. Hep birlikte oturma odasına geçtiler. Mert balonları şişirdi, annesiyle beraber duvarlara astılar. En son ışıkları yerleştirdiler. Melike ışıkların düğmesini açıp kapatarak minarelerin kandilleri gibi parlayan odalarına hayran hayran baktı. Ev, Ramazan’ın neşesiyle dolmuştu.

Ne keyifli, umut dolu bir gündü hepsi için. Hiç beklemedikleri anda yağan kar, evlerindeki beyaz, kırmızı, yeşil renk cümbüşü, ertesi günün Ramazan olması… Daha başka ne sürprizler vardı kim bilir?

Dedeleri yakın bir köyde kalıyordu. Anneanneleri öleli pek uzun bir zaman olmamıştı. O zamandan beri dedeleri daha sık gelip gitmeye başlamıştı. Yoğun kar yağışı haberlerini duyunca annesi aile büyüğü olan babasını eve çağırmıştı. Bir müddet onlarda kalacaktı. Çocuklar bunu öğrenince daha mutlu oldular. Dedelerini çok seviyorlar, anlattıkları hikâyelerden de çok keyif alıyorlardı…

Hem Ramazan ayının hem de dedesinin gelmesi Melike’yi çok mutlu etmişti. Sevincini paylaşmak için arkadaşı Ayşe’nin evine koştu. Ayşe, Kiev’de doğmuş büyümüştü ve birkaç ay önce mahallelerine taşınmıştı. Aynı zamanda sınıf arkadaşıydılar. Heyecanla zile bastı. Kapıyı Ayşe’nin annesi açtı, içeri davet etti. Melike etrafına baktı. Evde ne süsleme vardı ne de Ramazan heyecanı. Herkes sıradan bir günmüş gibi sakin oturuyordu.

Şaşkınlıkla sordu: "Siz neden Ramazan’a hazırlanmıyorsunuz? Ramazan’ın gelmesine mutlu olmadınız mı?"

Ayşe, Ramazan’ın ne olduğunu bilmediğini söyledi. Melike, buna daha da şaşırdı. Hemen oruçtan, iftardan ve bayramdan bahsetmeye başladı. Ramazan Bayramı’nı anlatırken gözleri parlıyordu.

Ayşe ilk kez Ramazan hakkında bir şeyler duyuyordu. "Bizdeki Noel bayramına benziyor," dedi.

Ama Melike için Ramazan Bayramı bambaşka bir anlam taşıyordu. O gün sadece bir tatil değil, sevgiyle ve heyecanla beklenen bir zamandı. Peki neden bazı bayramlar birileri için heyecan verici, diğerleri için sıradan olurdu?

Çünkü insan emek verdiği şeyleri daha çok sever. Bayramları bu kadar güzel hatırlamamızın sebebi de budur. Çünkü o bayram gelmeden haftalar önce hazırlanırdık.  Her işimizi ona göre organize ederdik. O günü sevdiklerimizle güzel geçirmek için maddi manevi hiçbir çabadan kaçınmazdık. O yüzden o gün bizim hatıralarımızda mutlu güzel gün olarak kalırdı. Ve yine öyle bir gün yaşamak için seneye yine hazırlık yapardık. İşte o yüzden bazı bayramlar birileri için mutluluk heyecan verici olurken, birileri içinse bir anlamı olmaz. İnsan, zaman ve emek harcadığı şeyleri daha çok sever ve daha çok değer verir.

Yorumlar