AH O ESKİ BAYRAMLAR

 “Ah o eski bayramlar!”

Sadece bir kelime öbeği değil, bir zaman makinesi sanki! Duyduğum anda burnuma o tarifsiz kokular geliyor, gözümde o rengarenk görüntüler canlanıyor... Vay be, nerelere götürdü beni bir cümle!..

Hani şimdi her şey tek tıkla hallediliyor ya, o zaman her şey emekle, sabırla yoğrulurdu. Bayram hazırlıkları bir hafta önceden başlardı. Annemler kollarını sıvayıp mutfağa girer, ortalık un kokusuyla, tatlı telaşla dolardı… Baklavalar açılır, sarmalar sarılır, o mis gibi kurabiyeler fırından fırına dolaşırdı. Biz çocuklar da elimizden geldiğince yardım etmeye çalışırdık. Tabii, en çok da hamurdan gizlice yeme kısımlarını severdik! Yasak ya, tadı bir başka güzel gelirdi… J

Evler baştan aşağı temizlenir, mis gibi sabun kokusu her yere sinerdi. Vitrinler parlatılır, danteller ütülenir, en güzel bayramlıklar dolaplardan çıkarılırdı. O bayramlıklar var ya, sanki sihirli bir güçleri vardı. Giyer giymez kendimizi bambaşka hissederdik. Dünya daha güzel, her şey daha parlak gelirdi.

Bayram sabahı erkenden kalkılır, en güzel elbiseler giyilir, büyüklerin elleri öpülürdü. O eller öpülürken hissedilen saygı, sevgi... Tarifi mümkün mü? Sonra o şekerler, o lokumlar... Ağzımız tatlanırdı, yüzümüz gülerdi. Komşular ziyaret edilir, büyüklerin duaları alınırdı. Her kapı sevgiyle açılır, her evde samimiyetle ağırlanırdık…

En güzel anılarımızdan biri de bayram harçlıklarıydı! O küçücük ellerimize sıkıştırılan paralar, dünyalara bedeldi. O parayla ne alacağımızı düşünmek bile heyecan vericiydi. Kimi oyuncak alırdı, kimi şeker, kimi de bir sonraki bayram için biriktirirdi. Ama en önemlisi, o paranın değeri değil, o paranın arkasındaki sevgiydi…

Şimdi her şey değişti. Teknoloji hayatımızı kolaylaştırdı, dünya küçüldü. Ama o eski bayramların samimiyeti, o tarifsiz coşkusu... Onlar hala kalbimizde yaşamaya devam ediyor. O eski bayramlar, sadece birer anı değil, birer miras. O mirası yaşatmak, o değerleri gelecek nesillere aktarmak bizim elimizde. Haydi, hep birlikte o eski bayramların coşkusunu yeniden yaşatalım… Eskiden olduğu gibi; neşe ile uyanılan bayram sabahları, emek ile hazırlanan o sofralar ve büyüklerimizin bilgeliğine duyulan saygı gibi… Aslında tam da olması gerektiği gibi… J

Yorumlar

  1. Çocukluğumda ki bayramları hatırladığım, zaman yolculuğu yaptığım çok samimi bir yazı olmuş. Sevgiyle okudum.Kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
  2. Aysel Yenigun1 Nisan 2025 21:31

    Tam da olması gerektiği gibi🤗 Eski samimi günler inşALLAH yeniden kaybettiğimiz o derinliği bulabiliriz. Tebessüm ettiren bir yazı kaleminize sağlık🎈

    YanıtlaSil
  3. SONAY AKKAYA NAKTAN9 Nisan 2025 12:08

    Hale her bayram zamanı aklıma gelir. Ailemizin en büyüğü olan anneannemizin evinde tüm çocukları ve biz torunları olarak toplanırdık. Bayram harçlıklarımız temiz ve yeni mendiller içine konulurdu. Mis gibi kokardı. Geceden heyecanla hazırladığımız kıyafetlerimizi giyip tüm bayram boyunca hem mahallemizin hemde akrabalarımızın ziyaretine giderdik. Bayram ailemiz için şükür günüydü. Anneannem "Şükürler olsun bir bayram daha hep beraberiz, Rabbim nicelerini sizlere nasip etsin inşALLAH" diye dua ederdi. Günümüzde bayram yalnızca tatile gitmek anlamına geliyor malesef. Büyükleri telefonla aramak ya da mesaj göndermekle bayramını kutladığını zanneden bir toplum var artık. Gençlerin ve çocukların yeniden bayramların gerçek anlamını öğrenmelerini sağlamak bizlerin en önemli görevidir.

    YanıtlaSil
  4. Klişe bir söz değil mi?... Biz eskisi gibi miyiz, ilişkilerimiz, hayatımızla ki bayramlar eskisi gibi olsun. O kadar uzaklaştık ki o samimiyetten sıcaklıktan...

    YanıtlaSil
  5. Zaman değil insan değişir lafını hatırlattı bana .

    YanıtlaSil
  6. Her şey kolaylaştı, peki ya bayramın ruhu? O eski coşku bizden mi uzaklaştı, yoksa biz mi ondan?..
    Düşündüren bir yazı elinize sağlık 🌸

    YanıtlaSil

Yorum Gönder