KOMŞUNUN EŞEĞİ

 

Hiç olmadık zamanlarda olmadık olaylar yaşanınca, acil çözüm üretilmesi gereken durumlar olurdu. Böyle zamanlarda; “Bir gün kaygısız yatayım desem ‘komşunun eşeği’ kuyruksuz doğuruyor.’’ derdi annem.
Bu ne demekti ki? Komşunun eşeği ile annemin rahatının nasıl bir ilişkisi olabilirdi ki? Çocuk aklımla düşün, düşün işin içinden çıkamamıştım o zamanlar.
Şimdi şimdi anlıyorum; tabi ya!
“Çözüm ararken, Sevim ablaya gidelim. O bir şey bulur.” Sevim abla; annem oluyor bu arada…
“O bize yol gösterir, ona danışalım.” diye, duyan bizim eve gelirdi. Hatta öyle yoğun olurdu ki evimiz, “Randevu sistemi mi kursak!” diye geçerdi aklımdan. Gelen gidenimiz hiç bitmezdi. O zamanlar çözüm becerisi olan kişinin danışılan kişi olduğunu anlamamıştım. Her gün eve gelen o kadar insanın neden geldiğine bakmamışım ki… Gözümün önünde dönen durumları anlamaya çalışmamışım. Durumun, canımı sıkan taraflarına odaklanmıştım o zamanlar. Çay yapalım, kek, kurabiye servis edelim. Bulaşıklar, temizlik… Anlamış olsaydım o kadar söylenmez ve bunalmazdım sanırım…

Nedir bu? Neden buna bakıyorsun? Ah ahhh… Şuna baksana…

Sevim Abla,

• Ne yapıyor?
• Nasıl konuşuyor?
• Ne diyor da her başı sıkışan danışmak için soluğu bizim evde alıyor?

Anlamaya çalışsana…
Ama hala geç değil, şimdi düşünüyorum da;

Sevim Abla neyi, neden ve nasıl yapardı?
Gelen insanlara sorular sorardı;

• Mesele ne?
• Ne yapabiliriz?
• Bu neyin sonucu?
• Peki, ne yapsak olmazdı?
• Tamam, şimdi ne yapmalıyız?
• Bunu ne zaman yapacaksın?
• Hangi nedenler bizi buraya getirdi?

Bu soruları hatırlayınca anladım ki, çözümü bulan problemin sahibiymiş aslında.
Sadece doğru soruyu sormak gerekiyormuş problemi yaşayana.
İnsan probleminin çözümünü bilir ama bunu fark edemez. Soru sorup, cevabı kendi verince çözümü de kendisi üretir.
Zaten hayatta hiçbir problem yoktur ki çözümü verilmiş olmasın.
Problemi çözemiyorsak olması gerektiği gibi düşünemediğimiz içindir.
İnsan soru sordukça doğru kapının önüne gelir. Gerçek sorular sordukça kilidi görür. Daha iyi sorular sordukça anahtarı bulur. Ve vazgeçmeyip irdelemeye devam ettikçe o kapıyı açacak güç kendisine verilir.

Şimdi Yeniden Düşünme Zamanı;

Problemi doğru okumak için nedenlere bakmak gerekir. İnsan problemi çözemediğinde gergin ve tepkisel olur, sonuçlara takılır. Karşılaştığı sonucu ortadan kaldırmaya çalışır. Oysaki çözümler zıddında gizlidir. O anlarda zıddına bakıp, şu soruları sorabilse keşke kendisine?

• Neden erteliyoruz?
• Bu sonucu oluşturan sebepler neydi?
• Ne yapsak ertelemezdik?
• Ne bizi ikna eder?
• Ne bizi harekete geçirir?

Yaşanılan probleme göre daha nice sorular vardır, insana çözüm yolunu gösteren…

“Problemimi çözmek istiyorum” diyenler, doğru soruyu sorabilenlerdir.

Peki, senin kendine sorman gereken sorular hangileri?